YÜKSEKOVA
 
  Ana Sayfa
  YÜKSEKOVA
  YÜKSEKOVA VİDEOLARI
  YÜKSEKOVA DENBEJLERİ
  TARİHİ YERLER
  AŞİRETLERİ
  EĞİTİM DURUMU
  İletişim
  EKONOMİK DURUM
  YÜKSEKOVA KÖYLERİ
  RESİMLER
  DAĞLARI
  YÜKSEKOVA ŞİİRLERİ
EKONOMİK DURUM
 
14 Mayıs 2012 / MURAT TOKAY
Dört gün boyunca Yüksekova’yı gezdik. Şehirdeki yas hâline şahit olduk. Neredeyse ateş düşmeyen hane yok. Geri dönüş imkânsız mı? Hayır, değil. Hem devletin hem sivil toplumun atacağı küçük adımlar, büyütülmüş sorunları çözebilir.

Van’dan Yüksekova’ya doğru yola çıktığımızda neyle karşılaşacağımız konusunda bir fikrimiz yoktu. Adı son yıllarda hep terörle, eylemle, kepenk kapatmalarla gündeme gelmiş bir beldeye gidiyorduk. Niyetimiz; televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde, masa başında tartışılan meselelerin, terörün Yüksekova’dan nasıl göründüğünü, insanların neler düşündüğünü, neler hissettiğini, nasıl yaşadıklarını gözlemlemek, anlamaya çalışmaktı. Gezip gördüklerimiz, işittiklerimiz karşısında yaşadığımız duygu çokça şaşkınlık oldu.

Yüksekova sizi coğrafya olarak şaşırtıyor önce. Her sokağın dağa çıktığı, şırıl şırıl suların aktığı, yemyeşil yaylalarla çevrili bir yerleşimden söz ediyoruz. Cilo Dağı, Mor Dağı, Sat Dağı, Oramar. Çoğu 3 bin metreden yüksek dağlar ve buzul göller, âdeta bir tabiat harikası. Dağlar arasında bir çöküntü alanında kurulmuş Yüksekova.  Ovanın yüksekliği 2 bin metreye yakın. Kuzeyinde Van’ın Başkale ilçesi, doğusunda İran, güneyinde Irak ve batısında Hakkâri (merkez) bulunuyor. 100 bini aşkın nüfusu var. Bunun 60 binden fazlası merkezde yerleşik.

Yüksekova’nın merkezinde dolaşmaya başladığımızda delik deşik, bakımsız yollar dikkat çekiyor. Ve lüks araçlar… Çoğu Ankara, İstanbul plakalı cipler; özellikle Toyota ve Nissan arabalar. “Bunlar hem arazi arabası hem de kaçak yakıt motorlarına zarar vermiyor.” diye açıklıyor bir Yüksekovalı durumu. “Neden Hakkâri plakası 30 değil de 06 ya da 34?” sorumuza hep aynı cevabı alıyoruz: “Batıya gittiğimizde hor bakıyorlar bize. Hakkâri plakasını o yüzden almıyoruz.”

 Lüks arabaların çokluğunu ‘uyuşturucu işi’ ile açıklayanlar da var. Yüksekova bir zamanlar uyuşturucu trafiğinin önemli noktasıydı. Afganistan ve İran üzerinden gelen uyuşturucu Avrupa’ya ve Rusya’ya Yüksekova üzerinden ulaşıyordu. Kısa sürede zenginleşen insanlar oldu, bunların bir kısmı İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere yerleşti. Yüksekova Haber sitesinin yazarlarından Necip Çapraz’a göre, “Bu zehrin yol güzergâhında olan Yüksekova bu işin ‘saadetini’ az da olsa gördü; ama ‘cezasını’ çok daha yakıcı bir şekilde çekiyor.” Uyuşturucu kaçakçılığından çok sayıda insan cezaevinde. 2 bine yakın kişi eroin bağımlısı. Bağımlıların genelinin taşıma işi yapan ailelere mensup olduğunu söylüyor bir yetkili. Eroinman gençler Yüksekova’nın kanayan bir yarası. Tedavi imkânları yok.

Kaymakamlığın, Emniyet’in de bulunduğu ana cadde ilçenin merkezi…  O caddeyi turladığınızda Yüksekova hakkında genel bir kanaat edinebilirsiniz. Adım başı uçkun, diğer adıyla yayla muzu, satan çocuklar, kaçak sigara satan gençler, taburelerde oturmuş çay içerek zaman öldüren ihtiyarlar… İşsizliğin, çaresizliğin fotoğraflarını çekiyoruz. Herkesle konuşmak niyetindeyiz. Çaldığımız her kapıda izzet ikram görüyoruz. Kaçak çaylarımızı yudumlayıp havadan sudan konuşuyoruz. Gazeteci olduğumuzu söylediğimizde ve meseleyi teröre getirdiğimizde insanlarda bir ‘güvercin ürkekliği’, devlet ve örgüt arasında sıkışıp kalmış bir ruh hâli… Kimse ismini vererek konuşmak istemiyor, emniyette hissetmiyor kendini. Dillerden huzur, barış kelimeleri düşmüyor.

Geçim kaynağı kaçakcılık

Yüksekova’da kaçakçılık en önemli geçim kaynağı. Birçok ürün İran’dan kaçak olarak sokuluyor. Çay, sigara ve mazot en önemli üç kalem. Bunu pirinç, şeker gibi ürünler takip ediyor. Kaçak tüp bile satılıyor. Daha ucuz olduğu için kaçak malın alıcısı da çok. Sokaklarda gezerken insanın genzini yakan bir mazot kokusu alıyorsunuz. Ana yolda sık sık kaçak yakıt satıcılarına rastlamak mümkün. Bu satıcılardan biri olan Ali K. durumu şöyle özetliyor  “Ağabey bizim hayatlarımız da kaçak. Bunu satmazsak aç kalırız. Bir mesleğimiz yoktur, okumamışız da. Evde var 6 nüfus, ne yapacaksın!”

Kaçak mal beş-altı yoldan ilçeye sokuluyor. Polis-jandarma bu yolları biliyor fakat mücadele kolay değil. Bir yandan da yıllardır devlet bu kaçakçılığa göz yummuş. İş sahaları oluşturulamamış. Devlet olan bitene büsbütün de kör değil. Çünkü PKK’nın önemli gelir kaynaklarından biri kaçakçılık. Örgüt uyuşturucudan olduğu kadar, şeker, çay, sigara, mazot kaçakçılığından da para topluyor, pay alıyor. Ayrıca kaçakçılık için sınır dışına çıkan herkes bir şekilde PKK’yla muhatap oluyor, onun eline düşüyor. Kaçakçılık işlerini organize edenlerin bir kısmı örgütün milisleri. Devlet kaçakçılarla mücadeleyi elden bırakmıyor. Geçen ay Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğü ile Jandarma Komutanlığı ekipleri 123 bin 750 paket kaçak sigaraya el koydu. Yüksekova’da Esendere sınır kapısı var. Burada resmî olarak sınır ticareti yapılıyor. Halk belirli kotada İran’dan mal getirebiliyor. Kaçak malların bir kısmı bu kapı üzerinden giriyor. Emniyet yetkililerine göre Esendere’de alınan önlemler yetersiz. En basitinden bir x-ray cihazı, bir narkotik köpeği yok. Personel terör korkusu ve baskısı sebebiyle Esendere’de görevini sağlıklı yapamıyor.

İlçede kaçakçılıktan sonra hâkim geçim kaynağı esnaflık. Gezimiz sırasında ilçe esnafına bir dokunduk bin ah işittik. Herkes ‘kepenk kapatmalardan’ şikâyetçi. Geçen yıl yaklaşık 100 gün kepenk kapatmak zorunda kalmışlar. Örgütün kepenk kapatma kararına direnenin tutunma şansı yok. Geçmişte kepenk kapatmaya direnen birkaç kişi olmuş; ama onların başına gelenlerden sonra kimse risk almak istemiyor. Kepenk kapatmayan esnaf önce tehdit ediliyor, sonra dükkânının camları kırılıyor, sonrasında molotofkokteyli, el bombası… Yüksekova’da en son kepenk kapatma geçen ay İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in ziyareti sırasında yaşanmış. İki gün örgüt kararıyla protesto için işyerleri açılmamış. Bakan Şahin de kendini karşılayan az sayıda esnafa kepenk kapatmalardan şikâyetçi olmuş. İlçe esnafından Yıldırım Esener’le Bakan Şahin arasında geçen diyalog durumu çok güzel özetliyor. Yüksekova Sanayici ve İşadamları Derneği Başkan Yardımcısı Esenler o konuşmayı şöyle anlatıyor: “İçişleri Bakanımız geldiğinde sürekli kepenk kapatmadan bahsetti sitemle. Beraberinde Van Valisi de var. Ben dedim ki, Van valimize kendi öz sermayemizle bir işyeri açalım. Kepenklerin kapatıldığı gün valimiz o iş yerini açsın. Akşam eve gittiğinde ziyaretçileri olacak. Ziyaretçileri olduğu zaman da Emniyet’i arasın. ‘Bana geldiler, gelin beni kurtarın’ desin. Emniyet ne kadar koruyabilecek? İnsanlar burada kime güveneceğini bilemiyor. Güven ortamı yok.” İlginç bir anekdot: BDP son seçimde daha az kepenk kapatılacağı vaadinde bulunmuş. Ama diğer siyasi vaadler gibi henüz bir düzelme olmamış.

1990’lı yıllar karabasan gibi

Gerçekten Yüksekova’da bir güven ve emniyet sorunu yaşanıyor. 1990’lı yıllarda atılan yanlış adımlar insanları devletten soğutmuş. Köy boşaltmalar, faili meçhuller, kanaat önderlerinin sindirilip korkutulması, şiddet… 1970-1980 doğumlu olup da askerle, polisle kötü anısı olmayan insan neredeyse yok. Daha çocuk yaşlarda dövülen, işkence gören, gözaltına alınan insanlar bugün güven sorunu yaşıyor. Günümüzde güvenlik güçlerinin tavrı aynı değil elbette, hatta polis halkta belli bir sempati bile toplamış. Ama kuşkucu bakış sürüyor.

Esnafın kepenk kapatmalarla birlikte şikâyet ettiği konulardan biri de asker ve polisin alışverişlerini kendi kantinlerinden yapması. Asker ve polis güvenlik endişesiyle şehir içinde yalnız dolaşamıyor. Geçen yıl nisan ayında Dağ Komando Tugay Komutanlığı’nda görevli uzman çavuşlar Durdu Çayar ve Yalçın Bozguç, temmuzda da Yahya Karakaya ve Murat Özkozanoğlu silahlı saldırıda şehit oldu. Polis ve asker ilçe içinde ancak zırhlı araçlarla gezebiliyor. 2011 yılında 23 roketatarlı, bombalı ve uzun namlulu silahlarla terör eylemi gerçekleştirilmiş. Bu rakam 2012’de 7 silahlı bombalı terör eylemi olarak kayıtlara geçmiş. Polis-asker hedef seçildiği için ilçe ekonomisine katkı koyamazken esnaf, “Asker dışarı çıkmıyor. Polis kendi kantininden alışveriş yapıyor. Üniversite yok. Biz kime mal satacağız? Ekonomi nasıl canlanacak?” diyor.

Halkın arasına karıştıkça acı gerçeklerle karşı karşıya kalıyoruz. Yüksekova’da her aileden en az bir kişi terör kurbanı. Ya dağda ölmüş ya da korucu olarak çatışmada. Emniyet yetkililerinin verdiği bilgiye göre bugüne kadar yaklaşık bin cenaze gelmiş dağdan. Hâliyle her eve ateş düşmüş. Şehirde bir yas hâli var. Bir çocuğu dağda bir çocuğu korucu aileler var.  Yüksekova, PKK’nın büyük önem verdiği, laboratuvar gibi kullandığı bir merkez. Örgütün aldığı kararlar ilk olarak burada uygulanıyor. Coğrafya buna çok müsait. Yüksekova’nın hemen sınırında PKK’nın 5 taburu var. En yakın kamp sınırın 5 kilometre ötesinde. Giriş çıkış kolay. 2009-2010 yıllarında dağa çıkanların geçiş güzergâhıymış. Dağa çıkışlar buradan yapılıyormuş. Bu güzergâh bugün Şanlıurfa, Suriye tarafına kaymış.

‘Dağa çıkarım’ en büyük tehdit

Herkes çocuğunun dağa çıkmasından korkuyor. Geçen yıl okullardan 100’e yakın gencin dağa çıktığı tahmin ediliyor. Bu resmî rakam değil. Sayıyı tespit eden bir birim de yok. Dağa çıkma yaşı 13’e kadar düşmüş. Dağa çıkanların yüzde 40’ı da kız. Aileler çocuklarının dağa çıkmasından endişe ediyor. Kiminle konuşsak çocukların ‘dağa çıkarım’ diye tehdit ettiğini öğreniyoruz. Dağa çıkarken en önemli motivasyon kahraman olma hayali. Buna işsizlik, aile baskısı gibi çeşitli sebepler de ekleniyor. Dağdan gelen cenazeler büyük kalabalıklar eşliğinde görkemli törenlerle defnediliyor. Çocuğu dağa çıkmış aileler rahat değil. Altı ay evvel 15 yaşındaki kızı PKK’ya katılan anne her uçak sesinde ailenin bütün fertlerini uykudan uyandırıp “Kızımı vurmaya gidiyorlar.” diye sinir krizleri geçiriyormuş. Bu duygu ilçenin geneline hâkim. Yüksekova’da çocuklar 5-6 yaşından itibaren politize oluyor. Sokaklarda dolaşırken elimizdeki fotoğraf makinesini gören her çocuk zafer işareti yapıp örgüt lehine slogan atıyor. Polise taş atmayı bir oyun olarak görüyor çocuklar.  Hatta bunun oyununu bile yapmışlar. İçlerinden birisi polis oluyor ve diğer arkadaşları onu taşlıyor. Yüksekova’da çocukların gidebileceği iki oyun parkı mevcut. Parkın biri de geçen yıl açılmış. Salıncağı, kaydırağı bilmeden büyüyor çocuklar.

KCK tutuklamaları örgütün eylem gücüne büyük darbe vurmuş. Emniyet’e göre toplumsal olaylara geçmişte 2 bin kişi katılırken bu rakam tutuklamalardan sonra 250’ye düşmüş. Bunun üzerine PKK şehir eylemlerinde silah kullanmaya başlamış.

Devlet okula tuvalet yapamaz mı?

PKK okullarda çok iyi örgütlenmiş. Okul ve sınıf sorumluları seçilmiş.  İlçede 32 bine yakın talebe var. Merkezde 10 lise mevcut. Okulların çoğu 2005 yılından sonra yapılmış. Derslik ve öğretmen sıkıntısı yaşanıyor. Buraya gelen öğretmen bir an evvel gitmek istiyor. Zorunlu hizmet 5 yıl; fakat bir öğretmen ortalama 13 ay kalıyor Yüksekova’da. Evlenerek, kimi zaman hülle evlilik yaparak, anne babasını bakıma muhtaç göstererek ya da yüksek lisansa başlayarak ilçeden kısa zamanda ayrılıyor öğretmenler. İlköğretim birinci sınıf talebesi bir yılda en az iki öğretmen değiştiriyor. Köy okullarının durumu içler acısı. 80 köy okulu var. Bu köylerde öğretmenlerin kullanacağı tuvalet bile yok. Köyleri gezdiğimiz sırada bir bayan öğretmen yakınıyor, “Devlet bir tuvalet yapamaz mı?” diyor. Yüksekova’ya ilk kez atanan öğretmenler geliyor. Batıdaki öğretmenden sadece 13 lira fazla alıyor. Sosyal imkânların kısıtlı oluşu, okulların durumu, maaş gibi faktörlerle Yüksekova’dan bir an evvel gitmenin telaşına düşüyor. Ana dilinde eğitim boykotları da etkili oluyor.

Yüksekova’nın en önemli problemi altyapının olmaması. Kanalizasyon sistemi yok. İçme suyu problemi yaşanıyor. Aynı şekilde düşük voltajdan dolayı sık sık elektrikler kesiliyor. BDP’li belediye başkanı Ercan Bora “Altyapı problemi bizim değil devletin ayıbıdır. Kendi başımıza hakkından geleceğimiz sorun değil. Ama İller Bankası’na proje sunduk. İlk imzalar atıldı. İkinci onayı bekliyoruz. Yine aynı şekilde içme suyu problemini de çözeceğiz. Seneye baraja arıtma tesisi kuracağız.” diyor.

Uluslar arası hava alanı yapılıyor

Başbakan’ın talimatıyla Yüksekova’ya iki yıl önce tam teşekküllü büyük bir hastane yapılmış. Hastaneye giden herkes duacı. Bu hizmeti övüyor. Yine uluslararası havaalanının yapımı sürüyor. 2013 yılında bitirilmesi planlanıyor. PKK bu yatırımı engellemek için çeşitli yollara başvurmuş. İş makinelerine zarar vermiş. Halk arasında da ‘buraya savaş uçaklarının ineceği, kampları bombalayacağı’ şeklinde propaganda  yürütülüyor. Yüksekova’ya giriş yolları yapılıyor. Bugüne kadar devletten hizmet göremeyen halk bu yapılanlara şüpheyle yaklaşıyor.

Yüksekova’da bir özel kolej var. Özel Yüksekova Koleji ilçenin gözbebeği bir eğitim kurumu. 2008-2009 eğitim sezonunda açılmış. 195 öğrencisi var. 45’i dışarıdan, memur çocukları. Binbaşı, yarbay, subay, polis çocukları bu kurumlarda eğitim görüyor. Batıdaki özel okullardan eksiği yok. Bu okullarda da eğitimi engellemeye yönelik sıkıntılar yaşansa, tehdit edilen veliler olsa da okul rağbet görüyor. Okul müdürü Veli Kalender halkla çok iyi bir diyalog geliştirdiklerini anlatıyor. Civar evlerden çocuklarını okulun bahçesindeki çocuk parkına getiren ailelerle tanışıyoruz.

Dört de etüt merkezi var Yüksekova’da. Burada görevli öğretmenler çocukların derslerine yardımcı oluyor. En büyüğü olan Esenyurt Toplum Merkezi 2 yıl önce açılmış.  550 kayıtlı öğrencisi var. Öğrenciler bu merkezlere ücretsiz devam edebiliyor. Burada derslerin haricinde spor etkinlikleri, sinema gösterimi yapılıyor, batı illerine  geziler, piknikler, düzenleniyor. Öğrencilerin ufku değişiyor. Esenyurt Toplum Merkezi’nin idarecilerinden Mehmet Ali Tezer daha önce olaylara karışan bir öğrenciyle yaşadığı diyaloğu gülümseyerek anlatıyor: “Geçen bir öğrenci geldi, ‘Hocam tövbe ettim, artık taş atmayacağım’ dedi.”

Yüksekova İşadamları Derneği de aktif. Derneğin başkanı Taylan Çiçek.  YÜSİAD’ın 60’ya yakın üyesi var. Dernek ilçedeki esnafı batıya götürüyor, oradaki büyük şirketlerin tecrübesini gözleme fırsatı sunuyor. Çeşitli projeler üretiyor. Dernek geçen günlerde Yüksekova’nın kalkınması için 40 maddelik bir çözüm önerisi sundu. Bu önerilerden bazıları şöyle: “TOKİ’nin varoş mahallelere yönelik ucuz konut yapması. Çalışan memurlara yönelik teşvik uygulamalarının başlatılması. Sınır kapılarının işlevselliğinin artırılması. Şeker pancarı yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi. Askerlere çarşı izninin verilmesi. Batıdan kardeş il ve ilçelerin oluşturulması. Mahallelere kültür merkezlerinin açılması. Üniversitenin Yüksekova’ya fakülte ve meslek yüksekokulu açması.”

Yüksekova’da birçok ünlü markanın mağazası mevcut. İki bankanın şubesi var. Çok sayıda kuyumcu dikkat çekiyor. Yüksekova’nın düğünlerinin meşhur olduğunu söylüyor herkes. Bir düğün takılarla birlikte en az 50 bin liraya mal oluyor. Kadınlar daha çok terzi ve kuaför olarak çalışıyor.

İlçede halkın gidebileceği iki kafe restoran var. Sinan Düzen’in sahibi olduğu Loca Kafe öğretmenlerin gözdesi. Üç katlı mekân memurların uğrak yeri. Haftada üç gün canlı müzik yapılıyor. Biz de misafir oluyoruz eğlenceye. Che resminin altında Şemmam’me eşliğinde çekilen halayı izliyoruz,  alkışlarla katılıyoruz eğlenceye. Yüksekova’ya gidip de ters laleyi görmeden gelmek olmaz. Dağlıca’ya doğru araçla yola çıkıyoruz. Yollarda terk edilmiş köyleri ziyaret ediyor, fotoğraflıyoruz. Karakolun yakınında çektiğimiz fotoğraf neredeyse başımıza iş açıyor. Jandarma bizi durduruyor, bir sürü sorgu sualden sonra fotoğraf karelerimiz inceleniyor. 15 dakikalık bir beklemeden sonra yolumuza devam ediyoruz. Ters laleyle dönüş yolunda karşılaşıyoruz. Sevinçle aracımızdan inip fotoğraflıyoruz…

Yıldırım Esener YÜSİAD Başkan Vekili: Halk üvey evlat muamelesi gördü

Bu hastalığın adı bir türlü konulmadı. Teşhis konulamayınca çözüme doğru gitme noktasında bir şey yapılamadı. Halk yıllardan beri üvey evlat muamelesi görmüş, sindirilmiş. İnsanlar burada kime güveneceğini bilemiyor. Devlet devlet olma olgunluğuna yeni ulaşmaya başladı. Geçenlerde naylon faturacılar yakalandı. Demek ki istenince oluyor. Nasıl ki Kırıkkale’de yanlış yapan adama ceza veriyorsun burada da vermen lazım. Güvenliği bahane etmemek gerekiyor. Bu işin toleransı olmaz. Yıllarca uyuşturucu kaçakçılığına belli sebeplerle geçit verildi, şimdi önü alınamıyor. Zamanında üretim vardı, şimdi kullanma var. 2 bine yakın eroin kullanıcısı var ilçede. İnsanları dağa kaçırmak için her şey yapılmış. Geçmişte kanaat önderleri gece evlerinden alınıp götürüldü. Cesetlerine ulaşıldı. O yıllarda imkânı olan kaçtı ilçeden. Yüksekova’ya farklı yerlerden göç geldi. İlçenin bir kanalizasyonu yok. Devlet acilen el atmalı. Kanalizasyon problemini halletmeli, Yüksekova havaalanı kısa sürede bitirilmeli. Bir memleketin ekonomik durumunu ayağa kaldıran üniversitedir. Burada üniversite öğrencisi yok, asker-polis kendi kantininden alışveriş yapıyor. Neyle geçineceksin, kime satacaksın? Mesele basit değil.

 
 
 
 
 

Tandır ekmeği geçim kaynakları oldu

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde çocukken öğrendikleri tandır ekmeği pişirme yeteneği 3 kadına meslek oldu. İlçede açılan tandır ekmeği fırınında çalışan kadınlar annelerinden öğrendikleri tandır ekmeği pişirme yeteneği sayesinde iş sahibi olmanın sevincin
13 Ocak 2013 Pazar 19:44

YÜKSEKOVA - İlçenin Şemdinli yolu caddesi üzerinde bulunan Kaya Ekmek Fabrikası sahibi Nusret Kaya, çıkarılan normal ekmeğin yanında tandır ekmeği de üretme kararı aldı.

Bunun üzerine iş yerinin bir bölümüne tandır fırını yaptırdığını belirten Kaya, “Yüksekova’da birçok evde halen tandır ekmeği üretiliyor. İlçede çok iyi tandır ekmeği pişiricileri var. Bizler de yaptığımız araştırmalar sonucu iyi tandır ekmeği pişiren 3 kadına çalışma teklifi götürdük. Böylelikle 3 kadın personel alarak fırınımızda tandır ekmeği de üretmeye başladık” dedi.

Fırında çalışan kadınlardan 40 yaşındaki Gülçin Karabük, tandır ekmeğini pişirmeyi daha çocukken annesinden öğrendiğini belirterek, “Anneme çocukken yardım ederdim. Sonra evlenince artık ben de tandır ekmeği pişirmeye başladım. Bana böyle bir teklif geldiğinde çok şaşırdım önce. Sonra kabul ettim. Daha önce ailem için pişiriyordum şimdi burada hem çalıştığım iş yeri için üretiyorum hem de her gün bu ekmeklerden aileme de götürüyorum. Zorlukları olan bir meslek, ama ekmek parası mecburum” dedi.

Tandır ekmeği fırınında çalışan kadınlardan Emine Yiğit ise 45 yaşında da olsa iş sahibi olmanın mutluluğunu yaşadığını belirtti. Yiğit “Biz burada 3 kadın arkadaş, haftada bir veya iki defa evlerimizde yaptığımız tandır ekmeği pişirme işini burada her gün yapıyoruz. Şuan Yüksekova’da bu işi yapabilecek birçok kadın var. Bu iş yerine benzer başka iş yerleri açılırsa bizim gibi birçok kadına iş imkanı sağlanır. Bize bu imkanı sağlayan iş yeri sahibi Nusret Kaya’ya çok teşekkür ederiz” dedi.

Aylık 800 TL ücret aldıklarını belirten Yiğit, günlük bin adet ekmek ürettiklerini ve pişirdikleri ekmekler için müşterilerden olumlu tepki aldıklarını belirtti.

1.20130113210535.jpg

2.20130113210543.jpg

3.20130113210551.jpg 

EKONOMİK DURUM

İlçemizin ekonomisi tarıma dayanmaktadır. 160.000 dekarlık alanda tahıl ürünleri (Buğday, Arpa, Mısır vb.) 120.000 dekarlık alanda (Yonca, Korunga, Fi vb.) 6.000 dekarlık alanda sebze (Patates, Domates, Salatalık vb.) 12.000 dekarlık alanda meyve (Elma, Armut, Kayısı vb.) üretimi yapılmaktadır.

İlçemizde madencilik üzerinde yapılan araştırmalarda Kadirtepe,Batazın,Halkan ve Orie köylerinde zengin krom yataklarna rastlanmtr.

İlçemiz Halk Eitim Merkezi Müdürlüğüne bağlı Halı Kilim Atölyesinde 200 kadar kursiyer hem meslek öğrenmekte hem de aile bütçesine katkıda bulunmaktadır.

İlçemiz Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığına 760 esnaf, Sanayi ve Ticaret Odası Başkanlığına 1500 sanayi ve tüccar, Şöförler ve Otomobilciler Odası Başkanlığına 1260 şöför, Ziraat Odası Başkanlığına 6780 çiftçi kayıtlıdır.

İlçemiz Kk Sanayi Sitesi Esendere Yolu üzerinde merkeze 1.5 Km . uzaklıkta 62.000 M2'lik alana sahip olup 24.000 M2'lik alan üzerinde 51 işyeri (Atölye) ile faaliyet göstermektedir. Kk Sanayi Sitesinin sahip olduğu boş alana yeni sanayi iş yerleri yapılması için çalışmalar devam etmektedir.

İlçemizde özel sektörün işlettiği 1 Hastane, 4 Rehabilitasyon Merkezi, 5 Özel Dershane mevcuttur.

İlçemizdeki fenni arı kovan sayısı 22.000, kara kovan sayısı 1.500 adettir. İlçemizde Arıcılar Birliği kurulmuş olup, 300 arıcı kaydı bulunmaktadır.

İlçemizde bol miktarda akarsu kaynağı olmasna rağmen kültür balıkçılığı yönünden değerlendirilmemektedir.

İlçemizde sanayi tesisi olarak 1 Et Entegre Tesisi (şu anda üretim yaplmamaktadr.) 6 Küp eker malathanesi, 1 Süt Fabrikas mevcuttur.

İlçemizde 22.886 büyük baş hayvan, 200.000 küçük baş hayvan mevcuttur.

İlçemiz Esendere Gümrük Sınır Kapısı 1.Sınıf Gümrük Müdürlüğü statüsünde olup, yolcu giriş-çıkış, taşıt giriş-çıkış, ithalat ve ihracat işlemleri, transit işlemleri ( Tr Karnesi ) ile sınır ticareti kapsamnda ithalat ve ihracat yapılmaktadır. 2007 yılı içerisinde 229.594 yolcu girişi, 303.288 yolcu çıkışı, 37.135 araç girişi, 35.235 araç çıkışı gerçekleşmiş olup, 20.512.5 dolarlık ithalat ve 76.100.098.5 dolarlık ihracat yapılmıştır.


 

Hakkari

Ekonomik Faaliyetler

En az gelişmiş illerimizden biridir. Faal nüfûsun % 90’ı tarımla (hayvancılık ve ormancılıkla) uğraşır. Halkın ihtiyaçlarının çeşit ve değişiklik bakımından düşüklüğü, esasen nüfûsun azlığı sebebiyle ticârî hayâtın gelişmemiş olmasındandır. Ovaları ve vâdileri arâzinin % 2’sidir. Ova ve vâdiler verimli ise de iklimin çok sert ve arâzinin engebeli oluşu, akarsuların derin vâdilerden akışı ve sulamaya elverişli olmaması sebebiyle geniş çapta tarla tarımı sâdece Yüksekova’nın Gevaş Ovasında yapılır. 

Tarım: Hakkâri’de uğraşıldığı takdirde birçok tarım ürünü (tahıl-meyve-sebze) yetiştirmek mümkündür. Yetişen tarım ürünleri arasında buğday başta gelir. Diğer tarla bitkileri arpa, darı, mısır, çavdar, çeltik (pirinç), nohut, fasulye, mercimek, patates, soğan ve tütündür. Sebze olarak domates başta gelerek az miktarda biber, patlıcan, hıyar, kabak, tâze fasulye, tâze soğan, lahana, marul ve sarmısak yetişir. Bağcılık Hakkâri’de çok eski bir târihe sâhiptir. Fakat zamanla üzüm yetiştirilmesi azalmıştır. 

Hayvancılık: Hakkâri ekonomisinin temeli hayvancılığa dayanır. Yaylaları, çayır ve mer’aları ve suyu boldur. Bu geniş imkânlarına rağmen hayvan potansiyeli az sayılır. Koyun, keçi, sığır beslenir. Arıcılık gelişmektedir. 

Ormancılık: Ormanlık saha 200 bin hektarın üzerindedir. Fundalık saha ise 30 bin hektardır. 52 köy orman içinde ve 29 köy orman bitişiğindedir. Bu ormanların % 90’nı baltalık, % 10’u bozuk koruluktur. Ormanlardan sanâyi için istifâde edilmeyip, yakacak olarak senede 40 bin ster odun elde edilmektedir. 

Mâdenleri: Hakkâri mâden bakımından fakir sayılır. Çıkarılan tek mâden, kömürdür. Petrol, kurşun, linyit, krom, asbest ve kükürt için arama ruhsatı verilmişse de henüz bulunamamıştır. 

Sanâyi: Sanâyi bakımından en az gelişmiş illerimizden biridir. Başlıca sanâyi kuruluşları Yüksekova Süt Fabrikası, Şemdinli Tekel Yaprak Tütün Bakımevidir. Et kombinası, halı dokuma atelyeleri, köylerde halı ve kilim atelyeleri ile hızar atelyesi ve un değirmenleri vardır. Beytüşşebab’ın yünlü ve simli kilimleri meşhurdur. 

Ulaşım: Hakkâri’de ulaşım meselesi henüz halledilmiş değildir. Demiryolu ve havayolu ulaşımı yoktur. Sâdece karayolu ile ulaşım sağlanır. Köyleri, ilçe ve ile bağlayan yollar kışın uzun müddet kapalıdır. Siirt-Şırnak-Uludere yolu yalnız yaz aylarında kullanılabilir. Van-Başkale-Hakkâri yolunun bir tarafı uçurum olup, pekçok yerde kayalar içine oyulmuş tünellerden geçer. Kara yolları, buraları kışın devamlı trafiğe açık tutmaya çalışmaktadır. Meşhur Suvâri Halil Geçidi çığ tehlikesi ve kar yağışı sebebiyle sık sık kapanarak ilçe ve köylerle irtibat kesilir. Yüksekova-Bacirge yolu İran’ın Urmiye şehrine varır. Birçok yerde ulaşım vâsıtası katırdır.

 
   
Bugün 3 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol